ÖSS'de dereceye giren iki genç adam ve onların babaları, Pakize Suda'yı ZEKİ OLMAKTAN VAZGEÇİRDİ

ÖSS'de dereceye giren iki genç adam ve onların babaları, Pakize Suda'yı ZEKİ OLMAKTAN VAZGEÇİRDİ
Neden mi?

Pakize SUDA, Hürriyet gazetesindeki köşesinde ZEKİ OLMAKTAN VAZGEÇME GEREKÇELERİNİ şöyle yazıyor:

MİLLİYET Pazar’da Elif Berköz Ünyay’ın bu yıl ÖSS’de birinci ve yedinci olan kardeşlerle ve de esas olarak onların babalarıyla yaptığı söyleşiyi okuyunca zeká üzerine tekrar düşünme isteği belirdi bende. Hani "azı karar çoğu zarar" mıdır falan gibi...

Çağrı Berk’i tanımayan kalmadı Türkiye’de. Geçen yılki ÖSS’de ikinci olan, ancak dershanenin ödül olarak verdiği laptopu az bulup bu yıl tekrar sınava giren ve birinci olan, halen Princeton Üniversitesi’ne devam etmekte olan genç.

Ağabeyi Fatih Berk de Boğaziçi Üniversitesi’nde işletme okuduğu halde (oraya da Koç Üniversitesi’nde üç yıl elektrik-elektronik eğitimi aldıktan sonra gelmiş) bu yıl yeniden katılmış sınava ve yedinci olmuş.

Çocukların ikisi de dáhi.

Baba Dr. Berk Onuk’un anlattığına göre Fatih Berk daha sekiz aylıkken gazetede Mehmet Ali Birand’ın fotoğrafını görünce televizyonu göstermiş. 1.5 yaşında sayı saymaya başlamış, falan filan.

Nihayetinde IQ’ları ölçülmüş çocukların ve dáhi çıkmışlar.

* * *

Bu iki gencin hayatını takip edebilmeyi isterim doğrusu. "Zeká"nın tezahürünü sonuna kadar görebilme açısından. Fakat ömür denen şey dipsiz kuyu değil maalesef.

Ama onların yerine hemen bugün "Çocukların zekásı bana çekmiş" diyen babalarının hayatına bakma imkánım var. "Geçen yıl ikinci olan oğlum Çağrı’nın hakkı otomobildi ama dershane laptop verdi. O yüzden tekrar sınava girdi" diyen babanın.

O da zeki hakikaten. Doğum tarihinizi veriyorsunuz mesela, hangi güne denk geldiğini birkaç saniyede söylüyor.

Söylüyor da... Pratisyen hekim olarak kalmış ne yazık ki! Hayalindeki meslek değilmiş doktorluk. Bir de istediği bölümde ihtisas yapma hakkını kazanamayınca...

Başarma işi küçük Berk’lere kalmış haliyle!

Evet iki çocuğunun adı da Berk, Berk Onuk’un. "Baba Berk’in yapamadıklarını bebe Berk’ler yapsın" diye düşünmüş.

Fatih Berk’e diyor ki: "Okurların önünde yalvarıyorum, ne olur düzenli çalış. Okulunu dereceyle bitir. Harvard’dan, Yale’den veya Princeton’dan mastır davetiyesi al."

Çağrı Berk’e de diyeceği var elbet. "Önümüzdeki yıl bölüm seçerken işletme-ekonomi oku. Mühendislik senin için yorucu olur."

Ama aklınıza "kötü bir şey" gelmesin!

O, çocukların ombudsmanı sadece, öyle diyor.

* * *

Çocuklar ne diyor peki?

"Babamla ilgili neyi değiştirmek istediğimi sorsaydınız cevabım ’Babamın daha yumuşak biri olmasını isterdim’ olurdu" diyor Fatih Berk.

Peki anneleri ne diyor?

O ortada yok.

Ha "çok önemli" bir detay biliyoruz ama hakkında. Kızlık soyadı Özberk’miş. Dr. Berk Onuk için önemli bir işaret bu belli ki. Bir yandan, söyleşiyi gerçekleştiren gazetecinin soyadı da Berköz çıkmasın mı?

Kızcağız Berk Bey’in bu topluca "Berk" olma durumundan delirmemesi için herhalde, kocasının adının Berkuk olduğunu söylememiş artık.

Bana gelince...

Ben bir şey demiyorum.

Sadece doğum tarihi verilince hangi güne denk geldiğini "şıp" diye söyleyebilecek zekáya sahip olmadığıma sevineyim mi üzüleyim mi onu kestirmeye çalışıyorum.

MIŞ-MUŞ

Deniz ****** 70 yaşında olmuş.

Baharı görmeden yaz geldi geçti!

Bulutlu havada da güneş gözlüğü takmak şartmış.

Bizim pozcular onu çoktan biliyor!

deneme

denem